Nahoş Ama Gerekli Olan Gerçek

House Of Cards

İki çeşit ıstırap vardır.
Biri sana güç veren, diğeri acı çektirmekten başka hiçbir işe yaramayan…
İşe yaramaz olan hiçbir şeye tahammülüm yok.

– Francis Underwood

B Bir adamın sokakta can çekişen köpeği katlettikten sonra bu sözleri söylemesiyle başlayan bir dizi. Hele adam bir Amerikan kongre üyesi olursa, açık vaadiyle hikayenin içine hızla çekiyor. Bol bol entrika, manipülasyon ve pragmatizmle dolu bir hayatta güçlüler, sinsiler, duygusallar, idealistler nerede durur?

Politik yanı bir yana, insan doğasının zorlu kararlarla  sorgulandığı hikayeler, drama da olsa, bilim kurgu da (mesela Dawn of The Planet Of The Apes); “ben olsam ne yapardım?” ya da “ben buna benzer şeylerle karşılaştığımda ne yapıyorum?” sorularını zihninde patlatıyor. Bu sorular sende de canlanıyorsa hikayeye dahil olabilirsin.

House Of Cards, gelmiş geçmiş en iyi politik dramalardan sayılıyor. Aslında Netflix‘te yayınlanan (ve yine) gelmiş geçmiş en etkili internet dizisi olduğu söylenen bir yapım. Francis Underwood (Kevin Spacey) hikayenin ana kahramanı. Kötü bir adam. Ama ne olması gerekiyorsa, duygularını karıştırmadan onu yapmaya odaklanmasıyla sempati kazanıyor. Zamanla, böyle bir adamın, hayatının her alanında insani değerlerden uzak olduğunu da anlıyorsun. Ve adım adım onun düşmanlarını nasıl alt ettiğini izlemeye başlıyorsun (yeni bir intikam hikayesine merhaba de!).

Böyle güçlü bir hikayeyi çizenler David Fincher gibi yönetmenler olunca, ve tablo ikna ediciliği yüksek 1. sınıf oyuncularla boyanınca izleyiciyi kendine bağlıyor.

Ben, (yakın arkadaşımın tavsiyesiyle) geç başlayanlardanım. Yakında dizinin 3. sezonu yayınlanacak. İnternet dizisi olması sebebiyle, internetten dizi izleme kültürüne uygun biçimde bir yayın takvimi var. Dizi bölüm bölüm değil, sezon sezon yayınlanıyor. Netflix Türkiye’de yayın yapmadığı için yasal izleme yollarını bulmak sana kalmış.

Diziyi izliyor olabilirsin. Ya da izlememiş ama merak etmiş olabilirsin. House of Cards’ı kendine güç veren bir ıstıraba çevirmek için, izlerken kendine şunu sormanı öneririm:

Güçlüler, sinsiler, duygusallar ve idealistlerlerle dolu bu hikayede ben kimim? 
Araştır Bakalım